Sivas Gezilecek Yerler

Sivas, tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Sivas’ta gezilebilecek yerleri keşfetmek için öncelikle tarihi cami ve medreselere uğrayarak başlayabilirsiniz. Ayrıca, doğal kaplıcaları ve tarihi yapıları keşfetmek de keyifli bir deneyim olacaktır. Hemen Sivas’a gidip bu güzellikleri keşfetmeye başlayın.

Cami ve Medreseler

Sivas’ta tarihi cami ve medreseler oldukça fazladır. Bu yapılar arasında en önemlilerinden biri Ulu Cami’dir. Çok eski tarihi ile Sivas’ın en büyük camidir. Gök Medrese ise, 1271 yılında inşa edilmiş ve Anadolu Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Ayrıca, Çifte Minareli Medrese ve İzzeddin Keykavus Medresesi gibi benzersiz mimariye sahip diğer medreseler de Sivas’ta bulunmaktadır.

Bu tarihi yapılar, Anadolu’nun Osmanlı dönemine özgü mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Bu mimari yapılar, tarih ve estetiğin muhteşem bir kombinasyonunu sunarlar.

Ulu Cami

Sivas’ın en büyük camisi olan Ulu Cami, 1196 yılında başlamış ve 12 yıl içinde tamamlanmıştır. Selçuklu devrinin en nadide yapılarından biri olan Ulu Cami, mimari açıdan oldukça özgündür. Ana kubbesi 15 metre çapında olan cami, çini işçiliği, hattatlık eserleri, mermer işçiliği ve ahşap oyma sanatı açısından oldukça zengindir. İçerisindeki tek şerefeli minaresi, caminin büyük avlusu ve süslemeleri oldukça dikkat çekicidir. Ulu Cami, Sivas’ın en önemli turistik yerleri arasında yer alır.

Gök Medrese

Sivas’ta bulunan Gök Medrese, İlhanlı hükümdarı Ebubekir el-Buhari’nin oğlu Gökboğa tarafından yaptırılmıştır. Selçuklu mimarisi ile İran mimarisinin birleşimi olan medrese, 1271 yılında tamamlanmıştır. Gök Medrese’nin taç kapısı ve çatısındaki süslemeler oldukça dikkat çekicidir. Medrese, çevre illerden gelen öğrencilere eğitim vermek için kullanılmıştır. Günümüzde, Sivas’ta gezilebilecek önemli tarihi eserlerden biridir.

Doğal Güzellikler

Sivas, doğal güzellikleriyle de ünlüdür. Kangal Balıklı Kaplıcaları, sıcak su kaynakları ve sağlık turizmi için ideal bir yerdir. Burada binlerce balık cilt hastalıklarını tedavi eder. Zara Tarihi Kanyonu, doğa yürüyüşleri ve fotoğrafçılık için popüler bir yerdir, kanyonun tarihçesi ve güzellikleri hayranlık uyandırır.

  • Kangal Balıklı Kaplıcaları: Kaplıcalar, sıcak su kaynakları ile dikkat çekmektedir. Binlerce balık cilt hastalıklarını tedavi eder.
  • Zara Tarihi Kanyonu: Doğa yürüyüşleri ve fotoğrafçılık için uygun olan Zara tarihi Kanyonu hakkında bilgiler.

Kangal Balıklı Kaplıcaları

Kangal Balıklı Kaplıcaları, Sivas’taki doğal güzellikler arasında yer alır. Sıcak su kaynakları ve balıklı havuzları ile ön plana çıkan Kaplıcalar, sağlık turizmi için idealdir. Kaplıcaların en büyük özelliği, insan cildindeki ölü hücreleri yiyerek cilde faydalı olan milyonlarca balığın bulunmasıdır. Kaplıcalarda ayrıca, sıcak suyun tedavi edici özellikleri sayesinde romatizma, cilt hastalıkları, sindirim sistemi rahatsızlıkları ve stres gibi birçok rahatsızlığa da iyi geldiği bilinmektedir.

Kaplıcaların çeşitli bölümleri bulunmakta olup, bunlar kapalı ve açık havuzlar, soyunma kabini, dinlenme alanları ve restoranlar gibi hizmetleri içermektedir. Ayrıca, kaplıcalara giriş ücretleri oldukça makul seviyelerdedir ve herkesin rahatlıkla ziyaret edebileceği bir yerdir.

Kangal Balıklı Kaplıcaları’na ziyaret etmek isteyenlerin, önceden rezervasyon yapmaları gerekmektedir. Ayrıca kaplıcaların çevresinde konaklama imkanları da bulunmaktadır. Bu doğal güzellikteki Kaplıcalar, Sivas’taki ziyaret edilebilecek en özel yerlerden biri olup, sağlık turizmi için ideal bir seçenektir.

Zara Tarihi Kanyonu

Zara ilçesinde bulunan tarihi kanyon, doğa yürüyüşleri için en uygun yerlerden biridir. Kanyonun içinde bulunan doğal havuzlar ve şelaleler, ziyaretçileri ferahlatacak.

Kayalıkların etrafında yayılan bitki örtüsü, fotoğrafçıların ilgisini çekerken, tarihi kiliseler ve mezar taşları da ilginç detaylar olarak dikkat çekmektedir.

  • Kanyon, Zara’nın tarihi dokusunu yansıtması dolayısıyla da önemlidir.
  • Zara Tarihi Kanyonu, aynı zamanda Macahel Vadisi’ni andıran bir havaya sahiptir.

Özellikle bahar aylarında su sesinin ulaştığı bir etkisi vardır. Kanyon, yakın zamanda yapılan düzenlemeler ve yürüyüş yollarıyla da ziyaretçilerin daha rahat gezmesine olanak tanımaktadır.

Tarihi Yerler

Sivas, tarihi yerleri ve yapıları ile turistlerin ilgisini çeken bir şehir. Kale-i İbrahim, şehrin en eski yerleşim alanlarından biri. Güdül Kalesi ise tarihi dokusunu koruyan eserlerinden biri. Sivas’ın tarihine tanıklık edebileceğiniz yerlerden biri de imaret camisidir.

Bunun yanı sıra, Behrampaşa hamamı, tek kubbeli kagir mimari örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Ayrıca, Buruciye Medresesi, Osmanlı döneminden kalma tarihi bir yapının örnekleri arasında bulunuyor. Tarihi atmosferi hissedebileceğiniz bu yerleri mutlaka ziyaret edin.

  • Kale-i İbrahim
  • Güdül Kalesi
  • Imaret Camisi
  • Behrampaşa Hamamı
  • Buruciye Medresesi

Kale-i İbrahim

Sivas’ta bulunan Kale-i İbrahim, kentin en eski yerleşim alanlarından biridir. Şehrin tam merkezinde yer alan kalenin yapım tarihi tam olarak bilinmese de Urartu dönemine kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Kale-i İbrahim, Persler zamanında yeniden inşa edilerek kullanılmıştır. Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan döneminde kaleye birçok ilave yapılmıştır ve Osmanlı dönemi de dahil olmak üzere birçok kez onarılmıştır. Kale-i İbrahim, Türk tarihi açısından da büyük önem taşımaktadır.

Kale, savunma amacıyla inşa edilmiş olup, içinde sarnıçlar, misafirhaneler ve depolar bulunmaktadır. Kalenin duvarları tamamen taş ve tuğladan yapılmıştır. Kaba taşlardan yapılmış duvarlarının kalınlığı ise 3,5 metre kadardır. Kale-i İbrahim, şehre hakim bir konumda olduğu için önemli bir stratejik konuma sahiptir.

Kalenin içinde bulunan cami, ziyaretçilerin ilgi odağıdır. Caminin yapım tarihi tam olarak bilinmemektedir, ancak Osmanlı dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir. Kale-i İbrahim, tarih ve kültür meraklıları için ilginç bir yerdir.

Güdül Kalesi

Güdül Kalesi, Sivas’ın tarihi yapıları arasında yer alan bir kale olarak bilinmektedir. Tarihi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanan kale, Roma İmparatorluğu döneminden itibaren önemli bir konuma sahip olmuştur. Mimari yapısı, birkaç kez onarılmış ve genişletilmiştir. Güdül Kalesi’nin söz konusu onarımları, Bizans İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra gerçekleştirilmiştir.

Kale, ana gözetleme kulesinin yanı sıra birçok giriş kapısı, sarnıçlar ve mutfak bölümleri ile birlikte birçok yapıya sahip bir kale olarak inşa edilmiştir. Güdül Kalesi’nin mimarisinde Roma, Bizans ve Selçuklu etkileri görülebilmektedir. Ayrıca kale, kentin tarihi dokusunun korunması için çok önemli bir yapıdır. Ziyaretçiler kale içinde gezerek tarihi mimari yapısı hakkında detaylı bilgi edinebilirler.

Yorum yapın